Acayip yoğun bir 3.sayfa gündemimiz var!
Gazze eksenli küresel sıcak gelişmeler ülkede ana gündemi oluşturmaya devam ederken Tarım ve Ormancılık Bakanlığının teftişlerinde ürünlerinde tağşiş tespit edilen gıda firmalarına dair paylaşımının viral olmasıyla otopsiler, cinayetler, doğa katliamları, üfürükçüler vs ile Üsküdar Vaniköy’de ki Rus oligarkın kaçak külliyesi sayfanın dibine doğru kaydı.
Rize’mizde de Burger King’in üçüncü şubesinin açılışı havalimanımızın sabote edilmesini, Çaykur Rizespor’un sezona kötü başlayışını, çayımızın açmazlarını gündemden düşürdü, hatta 11 Ekim’de başlayacak Gastro Rize festivalini bile gölgeledi denebilir.
Dönelim ülkenin viral gündemine…
7 Temmuz 2006 tarih ve 26221 sayılı RG’de yayınlanan kararla domuz etleri kasaplık etler sınıfına alındı. Yasal olarak domuz eti üretmek, alıp satmak serbest. Ama her ürünün bir içerik tanımı vardır; mevzuat, hak hukuk helal haram bilen işletmelerde üretimlerini buna uygun yapar, canı istediği gibi karışım (tağşiş) yapamaz, ilgili resmi mercilerde bunları denetler.
Bilmeyenler olabilir önce “tağşiş” i izah ederek konuyu açayım.
Tağşiş, gıda maddelerinin mevzuata aykırı olarak üretilmesi halini ifade eder. Ürünün doğal içeriğine yabancı veya ucuz bir madde eklenerek haksız kazanç sağlanır.
Et grubu gıda kontrollerinde daha çok rastlanan tek tırnaklı olarak isimlendirilen at, eşek etlerinin karıştırılmasıdır ama bu kez direk domuz eti karıştırılmışmış. Yasal olmaması yanında bireylerin dini inançlarına saygısızlık ve halel getirilmesi söz konusu olduğu gibi hayvanın hangi koşullarda kesildiğini, sağlıklı olup olmadığını da bilmek mümkün değil. En basitinden domuz etinde trişin denilen insana bulaşan ve ölümcül de olabilen bir parazitin olabilirliği de söz konusu.
Domuz eti karıştırılmış döner ve hazır köfte işinde kafalar karışık!
Önceki yıllarda bakanlığın tağşiş yapan firmaları açıklaması genelde satır aralarında kalırdı. Ama bu kez işin içinde çok büyük ve popüler bir et, köfte firması olunca ve de ismi de mahkeme kararı ile gizli tutulduğu belirtilince işin rengi değişti.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2 Ekim’de açıkladığı taklit ve tağşiş listesinde Muayene ve Analiz Raporlarına göre tanınmış bir köfte zincirinin döner ve paketli köfte ürünlerinde domuz eti tespit edildiği de yer alır. Ancak firma – marka adı verilmez. Firmanın isminin açıklanmaması için bakanlıktan önce harekete geçip konuyu mahkemeye taşıyarak firmanın taklit/tağşiş listesinde adının açıklanmasını engellediği ileri sürülür. İleri sürülür, zira konuya ilişkin mahkeme kararı ortaya çıkmadığı gibi listenin yayınlanmasının hemen ardından, yasak var denmesine rağmen Tarım ve Orman Bakanlığının 29.02.2024 tarihli Muayene ve Analiz Raporu her ortamda paylaşılır. Türkiye genelinde çok sayıda şubesi olan, tanınmış bir marka olduğunu tüm Türkiye öğrenmiş olur. Adeta marka zarar görsün istenir.
Konu sıradan bir tağşiş konusu olmayabilir!
Firmadan ne hikmetse mahkemeden alındığı söylenen isim gizleme kararı ile ne de bakanlığın raporuna dair hiçbir açıklama gelmez, şubeler anında azalan müşteri ile hizmet vermeye devam ederler.
Bu arada firma – marka isminin afişe edilmesi sektörün diğer marka- üreticilerini nispeten rahatlatır. Çünkü isim saklanınca iş kolunda yer alan onlarca firmanın ürününe de anında şüpheyle bakılmaya başlanmış, satışlar bıçak gibi kesilmişti. Bir başka ünlü zincirin “ürünlerimizde % 100 dana eti kullanıyoruz” spotlu ilan vermek suretiyle markalarını kurtarmaya çalıştığını gördük. Kişisel olarak bir discount marketin şubesinde et reyonunun başında iki teyzeden birinin diğerine, “duymadın mi çok mağazası olan bir markanın köftesinde domuz eti varmışı Belki buranınkidir ben almadım, size de tavsiye etmem!” demesine bizzat tanık oldum.
Öncelikle bir firmanın ayıplı bir ürünü net tespit edilmişse bu iki açıdan gizlenmemeli!
Birincisi ismi gizlerseniz tüketici bilmeden o ürünü satın almaya devam eder. Firma haksız, helalden uzak para kazanmaya devam eder. İkincisi yaşın yanında hiçbir günahı kusuru olmayan firmalarda töhmet altında kalır, satış kaybına uğrar!
Bunun için eğer bakanlık müfettişleri yaptıkları analizlerden, tuttukları raporlardan eminseler zaman geçirmeden kamuoyunu ve firmayı bilgilendirmelidirler. 7 ay boyunca bakanlığın raporunun kamuoyu ile paylaşılmaması neticesinde insanlar tüketicisine zerre saygısı olmayan bu markaya bilmeden, güvenerek, inanarak müşteri olmaya, inançlarına göre haram bir ürünü yemeye devam etmiş olabilirler!
Ama görüyoruz ki bakanlık gereğini yapmadığı gibi aradan aylar geçtikten sonra ünlü bir markanın ürünlerinde tağşiş olduğu, isminin açıklanmaması konusunda mahkeme kararının olduğu yazılıyor – çiziliyor, ertesi gün ne hikmetse (!) bakanlığın firmayı afişe eden raporu her yerde yayınlanıyor!
Bu işte bir gariplik yok mu?
Firma susuyor ama gerçekten ürünlerinde tağşiş var mi? Yanı bir sabote durumu söz konusu olabilir mi?
Perde arkasında bilemediğimiz bir hesaplaşma, fillerin savaşı, fatura kesme olabilir mi!
Firma, markasının gizlenmesi konusunda yürütmeyi durdurabilecek kadar güçlü ama demek ki aylar sonra gündem olmalarını sağlayabilecek daha başka güçlüler de olabilirmiş!
Elbette bir yerlerden bunların bilgisi de sızacaktır ama bir gerçek var ki marka bu süreçten ağır hasar alacak, belki isim değiştirerek yoluna devam edecektir.
Recep Ali Aksoylu
Habere ait etiket tanımlanmamış.