Çaykur Rizespor, ligin 12. haftasında Trabzonspor karşısında evinde 3-1 galip gelmeyi başardı.
Hem ligdeki gidişatı, hem de takımın üstündeki psikolojiyi değiştirmek açısından hayli önemi olan bu maçla birlikte Rizespor, puanını 13’e çıkararak ligin 12. sırasına yerleşti. Geçtiğimiz haftadan farklı bir merkez kurgusuyla sahaya çıkan İlhan Palut, Sivasspor maçında kenarda yer verdiği Olawoyin’i merkeze çekerek, Akintola’ya kenarda yer verdi. Ayrıca hoca, Sivasspor maçında sol kenarda görev verdiği Halil İbrahim’e bu maçta yer vermeyerek Mithat Pala’ya forma verdi.
Ligdeki son iki maçından mağlup ayrılan ve bir çıkış arayan Trabzonspor tarafında ise sakatlığı olan Nwakaeme’nin yerinde bir iç kenar profili olarak Enis Destan’ı gördük. Maçın ilk 20 dakikalık bölümünde Rizespor, yalnızca Ali Sowe’nin ceza yayından denediği şutla pozisyona girerken, daha oyunu tutmak isteyen bir görüntü verdi. Öte yandan, hayli tutucu ve ofansif anlamda yaratıcılık yönünde zayıf bir merkez kurgusu olmasına rağmen Trabzonspor Ozan ve Okay’ı üçüncü bölgedeki sete atarak hücumda aksiyon almaya çalıştı.
Yer yer birinci ve ikinci bölgede hazırlık paslarıyla rakibini kendi üstüne çekmeye ve bloklar arasında uzun topa endeksli setler kurmaya çalışan Trabzonspor, bunun meyvesini de 23. dakikada aldı. Ozan Tufan’ın uzun topunda yayda topla buluşan Visca’nın ayağından golü bulan Trabzonspor, önemli bir dakikada skoru eline almanın sevincini yaşıyordu. Bu golden sonraki dakikalar, Trabzonspor’un oyuna tutunuşuna dair anektodlar veriyordu. Oyununun akışını ve dengesini Trabzonspor’un belirlediği ve temponun arttığı bir senaryoda Rizespor’un direncinin kırılması bir nebze daha yüksek ihtimaldi, ancak Trabzonspor bu dakikalarda oyunu eline almayı başaramadı. Buna kıyasla daha ziyade çekilen, oyunun kontrolünü bırakan ve merkezde direnç noktaları oluşturmaya dönük bir Trabzonspor yapısı izledik. Hem Lundstram, hem de Okay’ın iyiyden iyiye birinci bölgeyle ikinci bölgeyi bağlayan noktaya çekilmesiyle beraber, Varesanovic üzerinden Rizespor’un etkinliğini kırma planı, Bosnalı oyuncu üzerinde etki etmiş olsa da, oluşan alan hem Hadziahmetovic’in hem de Olawoyin’in bu bölgeye koşular yaparak Trabzonspor’un bağlantısını zorlamasına sebebiyet verdi.
Burada Olawoyin’in Rizespor’a sağladığı en önemli özgürlüğün, hem geçiş, hem baskı oyununu doğru oynama kabiliyetinin altını çizmek gerekiyor, zira Nijeryalı oyuncu bence tartışmasız sahanın en iyisiydi. Girdiği 18 mücadelenin 13’ünden galip ayrılan, kilit pas atan, pozisyon yaratan, ayrı bir motivasyonla sahaya çıkış bir Olawoyin izledik. Maçın 30 ile golün geldiği bölümüne dönmek gerekirse, Rizespor’un kontrollü, buna rağmen temposu düşük bir oyun üstünlüğü vardı. Skora etkisinden ayrı, bu dakikaları maçın geneli için bir parantez altına almak isterim, ki bu dakikaları Rizespor’un Trabzonspor’a karşı maça almaktan ziyade “vermediği” dakikalar olarak değerlendiriyorum. Söylediğim gibi akışı tersine çevirerek, oyuna hızlı bir cevap vermek, bireysel yetenek hacmi geniş bir takıma karşı büyük bir meziyet olduğu gibi, skora dönük etkisini alarak ikinci yarıya çok daha avantajlı girdi İlhan Palut’un takımı… Nitekim Amir Hadziahmetovic’in attığı inanılmaz güzel gol geri dönüşün fitilini ateşleyen itici güç olmuştu. İlhan Palut’un öğrencileri bu golle birlikte devreye en azından beraberlikle girme şansını elde ediyordu.
İkinci yarının başında Şenol Güneş’ın “SOS” veren Trabzonspor orta sahasına Cihan Çanak hamlesi yapmasıyla birlikte Trabzonspor’un üçüncü bölge bağlantısı tamamen kenarlara endeksli bir plana dönmeye başladı. Başlarda oyuna sonradan giren Draguş’un kazandırdığı hareketlilikle bir hücum aksiyonu almayı başaran Trabzonspor, buna rağmen altını çizdiğimiz merkez kurgusunun yetersizliği ve onlara karşı başka Olawoyin olmak üzere, Hadziahmetovic ve oyuna sonradan giren Buljubasic’le oluşan tandemin Trabzonspor’un çift pivotlu yapısına cevap vermesiyle birlikte iyiyden iyiye oyunun ibresi Rizespor’a dönmeye başladı. 71. dakikada karambolde Akintola’nın skoru bulmasıyla da birlikte Trabzonspor’un tümüyle gardı düştü. Artık tempoyu da, oyunun seyrini de belirleyecek olan, kendi oyununu oynama özgürlüğünü edinen Rizespor’du. 81. dakikada maçın yıldızı Olawoyin’in de golü bulmasıyla beraber maçın skoru tayin oluyor, Rizespor sahadan 3-1’lik skorla ayrılıyordu. Bireysel yeteneklere gelmeden önce, böyle maçların camialar için tabloyu değiştirici etkisinden bahsetmek isterim. Rizespor’un Trabzonspor’la oynadığı maçlar, son yıllarda ayrı motivasyonlarla sahaya çıkılan, aksiyon ve oyun anlamında renkli maçlar olmuşlardır. Ayrıca, hem taraftarın, hem camianın ayrı önem addettiği bu “Karadeniz Derbisi” Rizespor’un özgüveni açısından tabloyu çok değiştirecek bir unsur olabilir.
İlhan Palut’un oyuna yaklaşımının ve Şenol Güneş’e karşı bu anlamda kurduğu üstünlüğün de bu maçta ciddi etkisinin olduğunu söylemek gerekiyor. Bireysel yetenek anlamında, sahada Rizespor’un hemen hemen her oyuncusunun üstüne düşeni yaptığını söylemek gerekiyor. Varesanovic’i oyun içerisinde biraz bu anlamda ayırmak gerekiyor, zira kendisini Trabzonspor’un kurgusuna bağlı olarak kendini oyun anlamında özgür hissettiği üçüncü bölgenin merkezinde istediği özgürlüğü bulamadı ancak, Varesanovic’i ayırdığımızda her oyuncunun galibiyete pozitif bir etkisi oldu. Hadziahmetovic ve Olawoyin’den oluşan merkez kurgusu, Trabzonspor’un blokları arasına girerek baskı oluşturdular, hem Mithat hem Taha kenarlarda iki yönlü oyunu doğru oynadılar, Ghezzal Eren Elmalı’yı üzerine çekerek buraya dönük oynayan Olawoyin ve Taha’nın bu alana deplase olmasını sağladı, Akintola merkez koşularıyla Trabzonspor’un alanını rahatsız etti ve nitekim skorunu da buldu. Tüm bu parçalar birleştiğinde Rizespor, çok önemli bir Karadeniz Derbisi’nde galibiyeti aldı. Hem hocayı, hem oyuncuları tebrik ediyor, başarılar diliyorum.